Evreni yalnızca dışarıdan izleyen bir gözlemci değil, kendi gerçekliğini her an yeniden inşa eden bir mimarız. Duyularımızla dış dünyadan bilgi toplarken, beynimiz bu bilgiyi sadece kaydetmez; onu yorumlar, şekillendirir ve gelecekte yaşanacak anı tahmin ederek önümüze koyar. İşte bu süreç, benim “Tahmine Dayalı Gerçeklik Teorisi” dediğim düşünce sisteminin özünü oluşturur.
Modern sinirbilim bize şunu söylüyor:
Beynimiz, dış dünyadan aldığı görüntüleri işlemek için yaklaşık 200 milisaniyeye ihtiyaç duyar. Bu gecikme, hareketli bir dünyada hayatta kalmamızı imkânsız kılabilirdi. Fakat doğa, dahiyane bir çözüm bulmuştur: tahmine dayalı işlemleme. Yani biz aslında “gerçek” şimdiyi değil, beynimizin neredeyse kusursuz biçimde kurguladığı bir anlık geleceği yaşarız.
Beyin, her an gelen duyusal bilgiyi geçmiş deneyimlerden oluşan modellerle karşılaştırır. Beklenti gerçekleşirse model güçlenir; gerçekleşmezse model yenilenir. Böylece öğrenir, uyum sağlar ve algımızı yeniden kurar. Bu mekanizma, yalnızca biyolojik bir strateji değil, aynı zamanda bilincin kendi yaratıcılığının kanıtıdır.
Bu teori, blogumda paylaştığım diğer düşüncelerle güçlü bağlar taşır:
• “Yakılan Hafıza” yazısında bilginin asla yok olmadığını, sadece form değiştirdiğini söylemiştim. Burada da gerçeklik yok olmuyor; yalnızca beynin modelinde yeniden biçimleniyor.
• “Mikrodan Makroya” yazısında hücre ile gezegen arasındaki aynalığı anlattım. Tahmine dayalı işleme de aynı prensibi takip eder: hücreler nasıl geleceği “sezerse”, beynimiz de bütünsel anlamda geleceği tahmin eder.
• EBEEM Modeli ise bilginin kendini okuyacak bilinci beklediğini vurguluyordu. Burada da gerçeklik, kendisini algılayacak bilinçte “gelecekten bir kesit” olarak açığa çıkıyor.
Her bireyin kendi geçmişine ve sinirsel yapısına göre kurduğu bu tahmin modelleri farklıdır. Bu yüzden aynı olaya şahit olan iki insan farklı şeyler algılar. Gerçeklik, tek bir mutlak form değil, her bilinçte yeniden inşa edilen öznel bir tasarımdır.
Bu farkındalık, bize büyük bir özgürlük sunar: Biz yalnızca geçmişin ve şimdinin değil, aynı zamanda geleceğin de yaratıcılarıyız. Bilincimiz, her an bize “henüz yaşanmamış” olanı deneyimleme imkânı verir. Bu, bir paradoks değil; bilincin en temel işlevlerinden biridir.
Biz yalnızca gözlemci değiliz. Biz, aynı anda hem sanatçı hem bilim insanıyız. Kendi geleceğimizi tasarlıyor, yaşıyor ve her an yeniden yazıyoruz.
©2025 DeeOneX | Licensed under Zeus Evolutionary License v1.0 (ZEL v1.0) – Must retain attribution and comply with the Zeus Ethical Covenant.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder